Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hayal Gücü

"Gerçekler sizi sardığında tek sığınağınız hayal gücünüzdür." Yönetmenliğini,Guillermo del Toro'nun yaptığı Meksika-İspanya yapımı, dram, fantastik filmi. 1944 yılında İspanya İç Savaşı sonrasında geçen olaylar; Ofelia'nın, hamile  ve hasta olan annesiyle  birlikte yüzbaşı olan üvey babasının yanına taşınmasıyla başlar. Ofelia ve annesinin yeni taşındıkları bu ev, aynı zamanda orman içinde bir karakoldur ve arka bahçesinde esrarengiz bir labirent vardır. Peki bu labirentte ne vardır? Ofelia, bu labirentte bir Pan ile tanışacak ve kendini bu Pan sayesinde büyük bir gizemin içerisinde bulacaktır. Film, fantastik bir kurguyla İspanya İç Savaşı'na ait gerçekçi ve siyasi bir arka planı birlikte başarıyla işlemiştir. Yabancı film dalında 3 Akademi Ödülü sahibi olan film, yerli ve yabancı çeşitli festivallerden 68 ödül almış ve 58 ödüle de aday gösterilmiştir. Bu özelliğinden dolayı  son dönem İspanyol sinemasının en başarılı filmlerinden biri olmuştur...

Hüzün

"Kendime yalan söylemeye başladığımdan beri kimseye inanmıyorum." (Perhan) Amerikan sinemasından tamamen bağımsız, kısıtlı bütçe ve harika müzikleriyle mükemmel bir Avrupa sineması ve dram örneğidir. Çingenelerin kendi dillerindeki konuşmalarıyla ve amatör oyuncularla çekilen film karamsar yapısıyla, Kusturica filmografisinin en dramatik parçasıdır. Bu filmiyle Kusturica 1989 yılında Cannes Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülünü almıştır.  Film, telekinezik güçlere de sahip olan Perhan adında bir çingenenin, genç yaşta Yugoslavya'nın küçük bir köyünden çıkıp Milano'da bir suç şebekesine dahil oluşunu, Azra ile yaşadığı aşk ve kız kardeşi Danira'ya uzun süre sonra tekrar kavuşmak için gösterdiği çabalar etrafında anlatır. Filmi farklı kılan en önemli konulardan birisi de rol alan oyuncuların profesyonel olmamalarıdır. Baş rol oyuncusu Davor Dujmovic 1999 yılında intihar etmiştir. Davor'un oynadığı rolün metaforik etkilerinin naif kişili...

Mutluluk

MUTLU OLMANIN EN KOLAY YOLU MUTLU MUTLU ETMEKLE BAŞLAR!  Sahi mutlu olmanın en kolay yolu başkalarının yüzünde gülücük oluşturmayla başlar. Ne kadar basit değil mi? Altı üstü yüz güldürmek ne kadar zor olabilir ki? Belki de bu kadar basit olduğu için kimse layığıyla beceremiyor. Amelie tüm hayatı bir çocuktan farklı olarak geçen dış dünya ile soyutlandırılmış bir kız çocuğunun hikayesini anlatmaktadır. Yanlış teşhis koyan bir baba, kalp hastası olduğuna inanarak çocuk gibi büyüyemeyen Amelie. Yanlış teşhistir çünkü Amelie kurduğu nadir fiziksel temasları sonucu babasının sağlık kontrolleriyle gerçekleşmektedir. Ve bu kontroller sırasında Amelie heyecanlanmakta, kalp atışı hızlanmaktadır. Amelie kendini bu yalnızlıkta eğlendirebilmek için, oldukça ilginç ve derin bir hayal gücü geliştirmiştir kendi kendine. Yaşı büyüdüğünde bir kafe de garson olarak çalışmaya başlar. Bir gün gevşemiş bir banyo fayansının arasında bir çocuğun yıllar önce saklamış olduğu metal bir kutu bulur....