Ana içeriğe atla

Mutluluk



MUTLU OLMANIN EN KOLAY YOLU MUTLU MUTLU ETMEKLE BAŞLAR! 

Sahi mutlu olmanın en kolay yolu başkalarının yüzünde gülücük oluşturmayla başlar. Ne kadar basit değil mi? Altı üstü yüz güldürmek ne kadar zor olabilir ki? Belki de bu kadar basit olduğu için kimse layığıyla beceremiyor. Amelie tüm hayatı bir çocuktan farklı olarak geçen dış dünya ile soyutlandırılmış bir kız çocuğunun hikayesini anlatmaktadır. Yanlış teşhis koyan bir baba, kalp hastası olduğuna inanarak çocuk gibi büyüyemeyen Amelie. Yanlış teşhistir çünkü Amelie kurduğu nadir fiziksel temasları sonucu babasının sağlık kontrolleriyle gerçekleşmektedir. Ve bu kontroller sırasında Amelie heyecanlanmakta, kalp atışı hızlanmaktadır. Amelie kendini bu yalnızlıkta eğlendirebilmek için, oldukça ilginç ve derin bir hayal gücü geliştirmiştir kendi kendine. Yaşı büyüdüğünde bir kafe de garson olarak çalışmaya başlar. Bir gün gevşemiş bir banyo fayansının arasında bir çocuğun yıllar önce saklamış olduğu metal bir kutu bulur. Ve uzun süre bu kutunun sahibini aramaya başlar. Bu süreçte kendine de söz verir. Eğer kutunun sahibini bulursa hayatını iyiliğe adayacaktır.Bulamazsa da ya nasip. Birçok kişinin yardımı sonucu kutunun sahibine ilettirir. Kutu adama iletildiğinde de mutlu olduğunu görünce diğer insanların hayatında güzel şeyler yapmaya karar verir. İlk babasının planladığı ama bir türlü gerçekleştiremediği dünya turunu gerçekleştirir. İş arkadaşları, apartmandan tanıdıklarına birçok iyilik ve sürprizler yapar. Ve filmin sonunda başkalarının mutluluğu için uğraşırken kendi mutluluğunu da elde edebileceğini öğrenir. 

Jean-Pierre Jeunet'ın yönettiği, Fransız yapımı bu romantik komedi olan Amelie Avrupa Film Ödüllerinde en iyi film ödülünü almış, ikisi En İyi Film ve En İyi Yönetmen dallarında olmak üzere dört César Ödülü almış, En İyi Senaryo dalıyla birlikte iki BAFTA Ödülü ile ödüllendirilmiştir ve Akademi Ödüllerine aday gösterilmiştir. Bunların dışında da pek çok ödülün sahibi olmuş başarılı bir filmdir. Mutlu etmek önemli meziyettir, basit iştir. İzlemenizi şiddetle tavsiye ederim.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayal Gücü

"Gerçekler sizi sardığında tek sığınağınız hayal gücünüzdür." Yönetmenliğini,Guillermo del Toro'nun yaptığı Meksika-İspanya yapımı, dram, fantastik filmi. 1944 yılında İspanya İç Savaşı sonrasında geçen olaylar; Ofelia'nın, hamile  ve hasta olan annesiyle  birlikte yüzbaşı olan üvey babasının yanına taşınmasıyla başlar. Ofelia ve annesinin yeni taşındıkları bu ev, aynı zamanda orman içinde bir karakoldur ve arka bahçesinde esrarengiz bir labirent vardır. Peki bu labirentte ne vardır? Ofelia, bu labirentte bir Pan ile tanışacak ve kendini bu Pan sayesinde büyük bir gizemin içerisinde bulacaktır. Film, fantastik bir kurguyla İspanya İç Savaşı'na ait gerçekçi ve siyasi bir arka planı birlikte başarıyla işlemiştir. Yabancı film dalında 3 Akademi Ödülü sahibi olan film, yerli ve yabancı çeşitli festivallerden 68 ödül almış ve 58 ödüle de aday gösterilmiştir. Bu özelliğinden dolayı  son dönem İspanyol sinemasının en başarılı filmlerinden biri olmuştur...

Kadın

"Kadın insandır, erkek ise insan oğludur. " Kadın annedir, kardeştir,eştir, evlattır, kadın fiziki olarak olmasa da manevi olarak güçtür. Vicdan, fedakarlık, duygudur.Kadın şofördür, mühendistir, aşçıdır,kuafördür.Bu kadar değeri bir arada toplayan bir canlının şiddet görmesi, çalıştırılmaması, ikinci plana atılıp hor görülmesi, aşağılanması insanlığa en büyük darbedir. Cahilliktir. Kadın başlı başına tüm vasıfları üzerinde barındıran kocaman bir dünyadır. O koca dünyanın hakkettiği değeri bulabilmesi ümidiyle.

Korku

HAVARİLER Ceza evinden kaçan iki mahkumun hikayesidir. İki mahkum da Ramon ve Xavier kaçarlar, yaptığı hırsızlığın mallarını Xanas köyündeki Bayan Luisa’nın evine saklamıştır. Mahkumlardan Ramon hacı kimliği ile bu ganimeti almak için yola düşer. Bahsedilen köye [Santiago] giderken bir yolcu ile karşılaşır yönünü Kutsal Kafilenin kontrolü altındaki başka bir köye yönlendirilir. Ramon eğer kendini koruyamazsa üç gün sonra öleceğini başka bir tutsaktan öğrenir. Bu arada Santiago de Compostela Başpiskoposu, ziyaretine gelen turistler ormanda kaybolunca onları aramak için orman köyüne gelir. İşler karışsa da mutlu bir son vardır.