Unutmayalım,
Onların, bunların, şunların her zaman konuşmak için çeşitli gerekçeleri olacaktır.
Düşünmeden yapıştırdıkları benzetmeler, hadlerini aşan konulara yaptıkları gereksiz yorumlar, bilmedikleri hayatlara burnunu sokmalar, masanın bir ucundaki kadının diğer ucundaki erkekle garanti bir ilişkisi olduğu gibi.
Eğer bir erkek ezan vakti camiinin önünden geçiyorda camiiye girmiyorsa dinsiz damgası yediği gibi.
Kendisine güldüğü iddiasıyla işitme engelli gencin ulu orta dövülmesi gibi.
Mini şort giyen kadının tacizi hakketmesi, Adamlığa kılıfın küpe takmamayla biçimlendirildiği gibi.
Aldığı müjdeli bir habere ağız dolusu gülen gence faişe damgası yapıştırıldığı gibi.
Mutlu mu, mutsuz mu olacağımızı bilinçaltı kalıplarımız yönetirken neyin mutsuzluğunu yaşıyoruz?
Kanımca;
Yargılamadan önce olaylara hakim olmayı,
Kırıp dökmeden önce hissetmeyi,
Konuşmadan önce düşünmeyi unuttuğumuzdan beri mutsuzluğu yaşıyoruz.
Seleften biri der ki:
"Sakalından alkol damlayan birini görsem, belki de üzerine dökülmüştür" diye düşünürüm.
Peki biz ya da siz???
Bugünü de Sabahattin ustayla bitirelim..
Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz?
Onların, bunların, şunların her zaman konuşmak için çeşitli gerekçeleri olacaktır.
Düşünmeden yapıştırdıkları benzetmeler, hadlerini aşan konulara yaptıkları gereksiz yorumlar, bilmedikleri hayatlara burnunu sokmalar, masanın bir ucundaki kadının diğer ucundaki erkekle garanti bir ilişkisi olduğu gibi.
Eğer bir erkek ezan vakti camiinin önünden geçiyorda camiiye girmiyorsa dinsiz damgası yediği gibi.
Kendisine güldüğü iddiasıyla işitme engelli gencin ulu orta dövülmesi gibi.
Mini şort giyen kadının tacizi hakketmesi, Adamlığa kılıfın küpe takmamayla biçimlendirildiği gibi.
Aldığı müjdeli bir habere ağız dolusu gülen gence faişe damgası yapıştırıldığı gibi.
Mutlu mu, mutsuz mu olacağımızı bilinçaltı kalıplarımız yönetirken neyin mutsuzluğunu yaşıyoruz?
Kanımca;
Yargılamadan önce olaylara hakim olmayı,
Kırıp dökmeden önce hissetmeyi,
Konuşmadan önce düşünmeyi unuttuğumuzdan beri mutsuzluğu yaşıyoruz.
Seleften biri der ki:
"Sakalından alkol damlayan birini görsem, belki de üzerine dökülmüştür" diye düşünürüm.
Peki biz ya da siz???
Bugünü de Sabahattin ustayla bitirelim..
Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz?
Yorumlar
Yorum Gönder